Antalya Gezi Rehberi

 

Antalya deyince aklınıza ne geliyor? Deniz, kum ve güneş mi yoksa tarih mi? Muhtemelen ilk sırayı deniz, kum ve güneş alacak. E malum, yıllarca bize Antalya’nın o yüzü gösterildi. Nedense tarihi hep geri planda kaldı. Oysaki denizi, kumu, güneşi ne kadar kıymetli ise tarihi de bir o kadar değerli Antalya’nın… İşte bu rehberimde istedim ki birlikte hem doğal hem de tarihi güzelliklerin farkına varalım.

Antalya’ya Ulaşım

Giderken Atatürk Havalimanından THY’nin 19:45 uçağı ile gittim. Ücret 100 TL idi. Peki dönerken ne kadar ödedim? 205 TL! Hem de Onur Air’la döndüm. Biletler için Aerobilet uygulamasını kullandığımı da belirtmek isterim. Siz siz olun Antalya’ya gitmeden en az 1-2 ay önce biletlerinizi alın. Son dakika bilet gerçekten el yakıyor…

13335756_10208817874860753_6707768319667833825_n.jpg

Gezilecek Yerler

Kaleiçi: Kaleiçi Antalya’nın popüler yerlerinden biri diyebilirim. Harika evlerin bulunduğu daracık sokaklarından keyifle yürüyüp limana inmek, limanın yanındaki meyhanelerden yükselen müzik sesleri… Fasıl müzikleri de ayrı bir güzel olur. Eğer fasıl müziklerini sevmezseniz ara sokaklarda pub seçeneği de var. O tatlı dar sokaklara yakışır küçük ve sevimli publar… Oralarda da zaman geçirebilirsiniz. Bu arada alkolle çok aram olmadığı için eğlence yerlerini müzik açısından ele aldım. Artık idare edersiniz 🙂

DSC_0044
Dar sokaklardan bir kare…
DSC_0056.JPG
Liman
  • Saat Kulesi ve Tarihi Tramvay: Saat kulesi, kale içine girerken yolunuzun üzerinde kalıyor. Bu saati, 1901 yılında Sadrazam Küçük Sait Paşa II. Abdülhamit için yaptırmış. Tarihi tramvay da nostalji yapmak isterseniz keyifli bir seçenek olabilir. Hatta Kale içine de tarihi tramvay ile gelebilirsiniz.

Düden Şelalesi: Lara Düden parkına girip bir müddet yürüdükten sonra muhteşem Düden şelalesi ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Gürül gürül akan şelale, masmavi deniz ve yemyeşil bir park… Güzel bir gün geçirmek ve fotoğraf çekmek için kesinlikle buraya gelmenizi tavsiye ediyorum.

DSC_0082
Düden Şelalesi
DSC_0083
Lara Düden Parkından muhteşem Antalya manzarası

Antalya Arkeoloji Müzesi: Gittiğim şehirlerde mutlaka o şehirden izler taşıyan arkeoloji ve etnografya müzelerini görmeye çalışırım. Antalya’da onlardan biri oldu. Yazıma başlarken de söylediğim gibi aslında çok önemli tarihi değerlere sahip bir şehir Antalya… O yüzden mutlaka Antalya müzesini görmelisiniz. Müzeye İş bankasının sağladığı Müzekart hizmeti ile (yanınızda nüfus kağıdınız kesinlikle olmalı!) ya da müzekart ile girebiliyorsunuz.

DSC_0085.JPG

IMG_4477.JPG

IMG_4485IMG_4487

Perge Antik Kenti: Perge hakkında kısacık bir bilgi vermek istiyorum. Perge, Aksu ilçesi sınırları içerisinde bulunuyor. Bir zamanlar Pamfilya bölgesine başkent olan bu şehir, planlama açısından da çok başarılıymış. Ortasından geçen kanal, dört anıt çeşmesi ve iki adet hamamı ile ”su şehri” kimliği kazandırmış Perge’ye… UNESCO korumasına halen daha girememiş olsa da yakın zamanda girmesini temenni ediyorum… Unutmadan! Antik kentleri sonbaharda gezmeniz sizin için daha iyi olacaktır. Çünkü ilkbahar ve yaz sezonlarında başınıza güneş geçmesi riski ile karşı karşıya kalabilirsiniz 🙂

DSC_0090DSC_0096DSC_0101DSC_0110

DSC_0115
Poz vermek için ideal 🙂

Karain Mağarası: Mağaraya ulaşabilmek için tamı tamına 522(!) basamağı çıkmanız gerekiyor. O yüzden mağaraya çıkmak istiyorsanız yanınıza suyunuzu alın ve eğer o kadar basamağı çıkmayı göze alamıyorsanız çıkmayın. Mağaranın içine de gelecek olursak; kazı yapılan bazı alanlar haricinde çok büyük bir mağara değil. ”522 basamaktan sonra bu kadar mı yani?” diye küçük çaplı bir sitem ediyorsunuz.

DSC_0127DSC_0133DSC_0138DSC_0141

Konyaaltı Plajı: Antalya’da denize giremememe rağmen Konyaaltı plajına büyülendim. Tertemiz, masmavi bir deniz… Manzarası bile öyle güzeldi ki içinde yüzmenin keyfini düşünemiyorum bile…

IMG_4498.JPG

Antalya Aquarium: Balıkları izlemekten keyif alan kişiler için güzel bir yer; fakat biraz pahalı diyebilirim. Giriş kişi başı 42 TL! Fiyat konusunda biraz daha insaflı olunabilir. Peki 42 TL vermeye değer mi derseniz; bence değer. Balık türlerini çok fazla bilmiyorum ama hayatta görüp görebileceğim en çok balık türü oradaydı desem yalan olmaz.  Ayrıca içerisinde dünyanın en büyük balık tüneli bulunuyor. O tünelden yürüyüp balıkların hayatına uzaktan da olsa karışmak eğlenceli oluyor.

IMG_4507IMG_4511IMG_4518IMG_4530IMG_4537

Aspendos Antik Tiyatrosu: Tiyatro, Theodoros’un oğlu mimar Zeno tarafından yapılmış. Aynı zamanda, Pamphylia eyaletinin de Roma döneminde en görkemli yapısı olma özelliği taşıyor. Tarihi yapılar arasında en iyi korunan yapılardan biri olan tiyatro, merdivenlerinden yukarıya çıktıkça görkemini tüm cömertliği ile gösteriyor.

IMG_4570.JPG

Manavgat Şelalesi: Yıllar önce Manavgat şelalesine gittiğimde, masada otururken ayağımın altından sular akardı. Şu anda ise öyle bir imkan yok. Sadece şelalenin yanında bulunan piknik alanlarına gidip uzaktan izleyebilirsiniz şelaleyi…  En iyisi mi? Manavgat şelalesinin biraz ilerisinde seyyar bir karpuzcu var. Dilim karpuz da veriyor. Alın karpuzunuzu şelaleye nazır eski günleri yad edin 🙂

IMG_4609

Side: Genelde Side Antalya’ya tatil amacıyla uğradığımız bir destinasyon olsa da kültürel amaçla da muhteşem değerlere sahip. O yüzden ilçe olarak aldım 🙂

  • Side Antik Kenti: Side antik kente ulaşmak için ekstra bir çaba harcamanıza gerek yok. Neden mi? Çünkü orada bulunanlar antik kent ile iç içe yaşıyor. Side ilçesine girer girmez sizi antik kent selamlıyor. Şu anda da antik kentin kazı işlemlerini Anadolu Üniversitesi yürütüyor.

DSC_0144DSC_0147DSC_0149DSC_0150

  • Side Müzesi:  Müzede Helenistik, Roma ve Bizans devirlerine ait yazıtlar, lahitler ve mezar stelleri gibi tarihi kalıntılar bulunuyor. Müze kart ile ekstra bir ücret ödemeden girebilirsiniz.

DSC_0164.JPG

  • Side Çarşı: Çarşı, rengarenk ve cıvıl cıvıl. Gezdikçe o kadar huzur buluyorsunuz ki hiç oradan ayrılasınız gelmiyor. Mutlaka limana kadar yürüyün. Kurutulmuş meyvelerden tadın. Hatta yaz sıcağında oradaysanız dondurmasız da gezmek olmaz.

DSC_0156DSC_0157DSC_0158DSC_0159DSC_0160DSC_0163

Yeme-İçme

Çok araştırdım ama Antalya’ya özgü bir yemek bulamadım. Yanlışsam düzeltin 🙂 Genel de Antalya’da gözüme köy kahvaltısı ve gözleme ikilisi çarptı. O yüzden de bu muhteşem ikiliyi tadacağım bir yere yöneldim; Efsane Köy Kahvaltısı.

IMG_4492.JPG

Kendisi Konyaaltında yer alıyor ve hem manzara hem de lezzet bakımından kendine hayran bırakıyor.

Adres: Kuşkavağı, No:, Akdeniz Blv. No:266, 07070 Bahtılı/Konyaaltı/Antalya

IMG_4489.JPG
Otopark da mümkün 🙂

Konaklama

3 yıldızlı ve 5 yıldızlı olmak üzere iki oteli deneyimledim. 3 yıldızlı olan Tourist hoteldi. Her otelde olabileceği gibi bazı eksiklikleri vardı. Örneğin, havlu kirliydi, kahvaltısı da pek iyi değildi; fakat personel inanılmaz güler yüzlü olunca o aksaklıklarda silindi gitti. Zaten geceliği 100 TL olan bir otel ve 3 yıldızlı bir oteldi. O yüzden, abartı beklentiler yerine makul beklentilerde olmak gerekiyor. Antalya’ya yolunuz düştüğünde uygun fiyatı ile tavsiye edilebilir.

5 yıldızlı olan ise Kremlin Palace idi. Normalde orada konaklamamız maddi açıdan zor ama bilim aşkı sağ olsun nerelere sürüklüyor insanı 🙂 Otelin geceliği internet üzerinden rezervasyon yaptırırsanız 700 TL; walk-in ile gelirseniz de 900 TL. Fiyat-kalite açısından incelersek aldığı ücretin hakkını kısmen veriyor. Neden derseniz, otelin iç tasarımı çok iyi yapmışlar ama aynı şeyi odaları için söyleyemeyeceğim. Daha önce kaldığım 5 yıldızlı otellerle kıyaslayınca odalar zayıf kalıyor diyebilirim. Aynı şekilde konferans salonları da daha geniş yapılabilirdi. Peki olumlu tarafları yok muydu? Kesinlikle vardı. O da tartışmasız kahvaltısı. Kahvaltı da çok fazla seçenek sunuluyor, önce gözleriniz sonra ise karnınız doyuyor.

IMG_4563.JPG

Kısacası, benim gözümden Antalya böyleydi. İki güne çok şey sığdırmaya çalıştık. Artık sığanı sığdırdık; sığmayanı da bir sonraki Antalya turuna sakladık 🙂 Sevgilerimle…

2 Comments on “Antalya Gezi Rehberi”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir