Amsterdam Gezi Rehberi

Merhaba arkadaşlar! Bugün Amsterdam’a doğru keyifli bir yolculuğa çıkıyoruz. Malum bir çok kişinin seyahat planlarında Amsterdam’ın yeri ayrıdır… Benim de öyleydi. Amsterdam’a gitmeden önce hakkında çok şey duydum; düzenli, eğlenceli, yeşil… Bunları duyunca şehrin çıtasını ister istemez yükseltiyorsunuz. Elinizde değil. Bende tabi yükselt yükselt… Sonuç olarak; ”Her yer birbirine benziyor… Ne kadar sıkıcı bir yer!”, ”İnsanlar burada nasıl yaşıyor?” sorularımla kalakaldım.

Şimdi ben kötüledim diye; ”Aman yok gidilmezmiş!” demeyin! 🙂 Şehir kötü değil hatta fotoğraflarına baktığımda; ”Bir kez daha neden olmasın?” dediğim bir şehir.  Fakat; ilk gidişim de ”Bana iki gün yeter de artar!” demiştim. Neyse, ben fazla mızmızlanmadan Amsterdam’ı anlatayım 🙂

Şimdi, ilk olarak, indik Schiphol havalimanına 🙂

1003585_10207666730042852_5788769894849805261_n

Schiphol, sıradan bir havalimanı. Atatürk hava limanı ile karşılaştırmıyorum bile 🙂 Zaten hava limanı ile de çok işimiz yok. Bir an önce şehre karışma derdindeyiz arkadaşımla. Uçaktan iner inmez rutin olan gümrük kontrolü için sıraya girdik. Sıra bize geldiğinde ise bir sürprizle karşılaştık; gümrük de bulunan memur Türk. ”Merhaba!” der demez benim ”Siz Türk müsünüz?” sevincim paha biçilemezdi 🙂

Ardından ; usul usul turist danışmaya yöneldik ve bineceğimiz otobüsü sorduk. Sağ olsunlar, tarif ettiler bir güzel. Elimizdeki valizlerle çıktık dışarı, otobüsü bekliyoruz. Bu bekleme sürecinde de etrafı süzmeden olmaz tabi 🙂  Neyse, çok fazla beklemeden otobüs geldi ve gideceğimiz yer için 4 Euro verdik koyulduk yola. Bu arada yol demişken; hava limanından merkeze kadar gideceğiniz yol, yem yeşil ve huzur dolu. O doğa güzelliklerini anlatamam size. Valizler olmasa orada bir yerde durulabilirdi yani 🙂

Bize kendini hayran bırakan yeşil yoldan sonra otelimize vardık. Otelimizin adı De Paris. Fiyatı uygun, odası temiz ve personel güler yüzlü minik bir otel kendisi. Biz konaklama türümüzü oda + kahvaltı şeklinde aldık. Bu arada, kahvaltısı da bence gayet başarılıydı. Buyurun kahvaltı tabağımdan bir kare 🙂

 

 

 

 

 

 

 

Otel, Leidseplein bölgesindeydi. Leidseplein, turistik açıdan avantajlı bir bölge. Tramvay bölgenin tam göbeğinde ve bölgede merkezi olduğu için turistik yerlere ulaşmak için uzun yolculuklar çekmenize gerek yok. Hediyelik eşya bakımından da başarılı. Eğer çevrenizde çiçek sever birileri varsa oradan bol bol çiçek soğanı alabilirsiniz 🙂

Kahvaltı, otel, bölge, yeşil yol falan derken biz asıl konuyu unuttuk! Yani; ”Amsterdam’da ne yapılır?” konusunu. Eee hatırladığımıza göre sorun yok, oradan devam edebiliriz 🙂

Öncelikle en popüler yer olan Dam meydanından başlayayım. Hani bazı yerler vardır şehre yapışmış, artık onunla bir bütün olmuş; işte Dam meydanı da onlardan biri. Öyle bir aşamada ki Amsterdam’a gidip orada fotoğraf çektirmeden dönerseniz gittiğinize falan inanmazlar 🙂 O derece meşhur bir meydan. Etrafınıza baktığınızda bir çok tarihi bina, müze, at arabası, sokak çalgıcısı, restoran ve bunun gibi şeyler görmeniz mümkün.

933914_10201306341677118_2103960800_n

Peki bu kadar çeldiricinin olduğu yerde biz tercihimizi hangisinden yana kullandık; Madame Tussauds. Madame Tussauds, bal mumu heykellerinin sergilendiği bir müze. Ülkenin önemli insanları, dünyaca ünlü starlar , siyasetçiler kimi ararsanız var müzede.

10958564_10205251495463497_5636016364565146503_n

Yalnız şunu söylemeliyim ki Amsterdam’daki Madame Tussauds asla Londra’daki Madame Tussauds ile kıyaslanamaz. Çünkü Londra’da müzenin birçok bölümü vardı ; bal mumu heykelleri , korku tüneli , Londra taksisi ile tarihe yolculuk ve 3D sinema gibi. Ya burada! Sadece bal mumu heykelleri ! Müzede deli gibi arandım:) Arkadaşıma ısrarla ”Biz bulamadık galiba diğer bölümleri!” deyip duruyordum ama olay bulamamak değil olmamasıydı! Neyse artık 🙂

10391370_10205251494503473_7156257464117536496_n

Ek bilgi: Dam meydanına bir de Madame Tussauds’un penceresinden bakın 🙂

Bunlar haricinde başta da dediğim orada birçok restoran ve kafeler mevcut. (Tabi biz bildiklerimizden pek şaşmadık ama :)) İstediğinizde gidip güzelce karnınızı doyurabilirsiniz. Ayrıca Hollanda da patates bir meşhur ki sormayın ! Her yerde bir patates kızartması yapan dükkan bulabilirsiniz. Patatesleri de inanılmaz leziz (sosları paralı olsa da :)); boşuna değil yani bu meşhurluk. Biz Leidseplein tarafında yemiştik arkadaşımla.

Yemek içmek demişken; önemli bir mevzuya da değineyim. Orada birşeyler yiyip içtikten sonra ”Aaa bu fiyattı nasıl daha fazla ödedim!” yanılgısına düşmeyin. Neredeyse her şeyden city tax(şehir vergisi) aldıkları için; bir su bile alsanız ekstra vergisi var ve üzerinde yazan fiyattan biraz daha fazla ödüyorsunuz. Oteller , restaurantlar , marketler vb. bir çok yerde geçerli bu olay. Aldıkları verginin hakkını da sonuna kadar veriyorlar 🙂

Neyse belediyeleri onlara kalsın biz gezmeye devam edelim 🙂 Bina yığınlarından bıkmış ve yeşile hasret olan varsa onları Amsterdam’daki Vondelpark’a davet edelim.

994898_10201306404518689_770274257_n

Vondelpark demişken; I Amsterdam yazısının olduğu alan ve Rijks müzesi de oraya yakın. Bu arada I Amsterdam yazısı da yazının başında bahsettiğim gibi şehre yapışan unsurlardan 🙂 Önünde fotoğraf çekilmeyince gittiğinize inanılmayacak yerler sıralamasında söyleyeyim… Bakın mesela ben gittim inanabilirsiniz 🙂

601359_10201306397638517_1251327142_n.jpg

Yazının olduğu bu bölgede Van Gogh müzesi başta olmak üzere birçok müze bulunuyor. Hatta bedava kokteyl denenen bir müze varmış ama arkadaşımla saatleri uyduramadığımız için giremedik   🙁 Siz girerseniz bizim yerimize de deneyin 🙂

1097981_10201306406318734_1018195510_n

(Van Gogh müzesinin sırası pek azdır.)

Müzeleri gezdik , fotoğrafları çekildik şimdi biraz kanal turu zamanı. Leidseplein bölgesinden bolca bahsettim biliyorum ama şimdi son kez kanal turu için bahsedeceğim 🙂 Bölge merkezinin biraz ilerisinde Hard Rock cafe var ve kanal gezilerinin başlangıç noktası orası oluyor.

998928_10201306386318234_1542846285_n

Kanal gezisi nasıl zevkli miydi? derseniz; bence zevkliydi. O kadar gitmişsiniz tarihi güzellikleri bir de kanal yolculuğu ile görmeden dönmek olmaz 🙂 Hatta birkaç fotoğraf atayım da daha da canınız çeksin 🙂

999707_10201306417759020_1901905745_n1098374_10201306419679068_689743057_n1001096_10201306418159030_384417755_n549540_10201306414558940_468304179_n

Kanal gezisinde önünden geçeceğiniz yerlerden biri de; Anne Frank müzesi. Ama kanal yoluyla müzenin önünden geçmekle kalmayın mutlaka ve mutlaka Anne Frank müzesine gidin. Zaten en önemli turistik yerlerinden biri. Gitmeden önce de mutlaka ‘Anne Frank’ın Hatıra Defteri’ni’ okuyup gitmeniz şiddetle tavsiyemdir. O zaman gerçekten müze gözünüzde daha da anlamlanacak ve daha da çok etkileneceksiniz.

Turistik mekanları sıralamışken Red light ve Sex Museum’u da unutmayalım 🙂 Hele Red Light tamamen herkesin dilinde olacak kadar meşhur 🙂 Kime Amsterdam’dayım deseniz daha önce giden kesim mutlaka Red Light’e gidin diyor 🙂 Gidin tabi ama siz siz olun sakın Red Light’te fotoğraf çekmeye kalkmayın yoksa makineler direkt kanala 🙂

524395_10201306381718119_1443116473_n
Seks müzesinden bir kare

 

Son olarak da ulaşım hakkında bilgi vermek istiyorum 🙂 Biz genel olarak; milli ulaşım aracı tabanvaylarımızı kullandık. Çünkü çoğu turistik yer yürüme mesafesindeydi ama ille de toplu taşıma derseniz tramvay ve otobüs seçenekleri de mevcut.

    Umarım sizin de bir gün yolunuz Amsterdam’a düşer 🙂 Sevdiğim bir kaç Amsterdam fotoğrafı ve küçük çaplı çılgın bir kek ile size veda etmek istiyorum.

Sevgilerimle :))))

 

 

 

 

 

 

 

531807_10201306375717969_1341842321_n733747_10201306380038077_730872849_n1151077_10201306372437887_691234148_n

 

 

 

 

 

 

 

 

 

( Space cake :))

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir