Londra Gezi Rehberi

Londra…İçinde Big Ben’i, Camden Town’u, British Museum’u, The National History Museum’u ve daha sayamayacağım yüzlerce değeri barındıran şehir… Birçok insanın seyahat listesinde başı çeken şehir… Rüya gibi bir şehir… Şimdi elimizi vicdanımıza koyup söyleyelim; hangimiz Londra’ya gitmek istemedik çılgınlar gibi? 🙂

Bugünkü yazımı Londra’ya ilk defa gidecek ve bu yüzden kafası karışık olanlar için yazıyorum. İlk gidişleri bilirim. Hep “Ne yapacağım?” korkusu vardır. Çünkü farklı bir dil,farklı bir kültür,ya derdimi anlatamazsam korkuları… Rahat olun hepsi geçecek :)Bu yazımın size kaynaklık etmesini ümit ediyorum.

304840_4237883541905_1518423453_n

Öncelikle İstanbul-Londra arası tam olarak 3 saat 15 dakika sürüyor. Yapacağınız bu yolculuk esnasında size bir kağıt veriyorlar ve siz bu kağıdı dolduruyorsunuz. Ülkeye girebilmeniz için bu kağıdın bulunması gerekiyor.

Hava limanına indikten sonra klasik gümrük kontrolleri var. Ben öğrenci olarak gittiğim için; elimde bir ton belge vardı. Buna rağmen yine ; ”Buraya ilk gelişiniz mi? Nerede kalacaksınız? ”gibi rutin sorular sordular. Kısa bir yanlış anlama aşamasından sonra gümrük kısmından geçtim 🙂

Sonrasında valiz bulma ve beni almaya gelecek tranfer elemanını bulma aşamasına geçtim. Bu arada, oraya ilk kez giden biriyseniz ve elinizde benimki gibi koca valizler varsa  mutlaka transfer istemelisiniz. Fakat; yüküm ağır değil, macera da benim göbek adım diyorsanız oradan edineceğiniz Oyster Card ile ilk metro yolculuğunuzu yapabilirsiniz.

Oyster Card, bizde ki İstanbul Kart’ın Londra’daki hali.Otobüs için ve metro için olmak üzere iki şekilde yükleme yapabiliyorsunuz. Otobüs için olanı (yanılmıyorsam) 70 pound metro için olanı ise 76 pound civarıydı. Kaldığınız yere en yakın hangi ulaşım aracıysa ona göre alabilirsiniz. Zaten aldıktan sonra da makinelerde istediğiniz ulaşım aracı için doldurabiliyorsunuz.Yani benim gibi ”Otobüs için Oyster aldım ben bunu dolduramam!” deyip bilet almaya kalkışmayın!:) Fazla para ödemeyin. Ayrıca bahsettiğim makinelerde Türkçe dil seçeneği de mevcut.

Londra haritacılık konusunda da ciddi oranda gelişmiş bir şehir. Orada kaybolmak diye bir şey yok; sadece gideceğin durağı tam olarak bilmemek diye bir şey var. Bir yere gideceğiniz zaman ”Transport for London” sitesinden rotanızı çizip, ona göre kullanacağınız ulaşım aracını belirleyin. Özellikle otobüslerin bulunduğu durak harflerini iyi not edin, yanlış durakta beklemeyin. Metrolarda ve otobüs duraklarında bulunan haritalardan da faydalanabilirsiniz. Zaten gittiğinizde mutlaka metro girişlerinde bulunan metro haritalarından alın.

315298_4107748488610_696113106_n

Şimdi gelelim orada kullanacağınız hat mevzusuna. Aslında bu olay sizin tercihinize kalmış. Yani; ben ucuza konuşayım yeter diyorsanız; tercihiniz Lyca olmalı. Fakat; her güzeli bir kusuru gibi, Lyca’nın  da internete bağlanamama gibi bir kusuru var. Pek bu durumda ne yapmak lazım? Direkt Türk zekası. Tak vodafone kartını telefona, bağlan wi-fi’ye.( 3G hep kapalı olmalı… Allah muhafaza yoksa…) Ayrıca Vodafone onların hattı olduğu için hemen Vodafone UK moduna geçiyor ve çekme konusunda bir sıkıntı yaşamıyorsunuz ya da ben şansa yaşamadım 🙂 Tabi öncesinde telefonunuzu yurt dışına açtırmalısınız onu ihmal etmeyin ama bazı telefon hatları yurt dışına açık olduğu halde çekmiyor.

541936_4025793039775_1579891935_n

Bu arada, ben bu kadar şeyi art arda sıraladım ama bunları satın alabilmek için ne gerekli? Para! Malumunuz Londra dünyanın en pahalı şehirleri sıralamasında başı çekiyor. Bu nedenle, Londra’da paranızı doğru kullanmanız önemli bir hal alıyor.

Bir kere yanınızda kullanmasanız bile bir kredi kartı bulunsun. Bu konuda HSBC candır derim ben. (Yalnız böyle reklam yapar gibi marka vere vere gidiyorum; ama inanın kimseyle bir bağım yok 🙂 Bunlar şahsi önerilerim. ) Londra’nın her yerinde tüm kartlar için geçerli atm’ler var. Bu arada önemli nokta(!); para çekerken az az çekmek yerine aylık ne kadar ihtiyacınız varsa o kadar çekin. Çünkü her çekimde faiz biniyor.

Ucuzluk pahalılık bakımından durum ne derseniz; orada para kazanan biri için kıyafet ve makyaj ürünleri sudan ucuz, ev kiraları ise pahalı derim. Tabi Türkiye’den giden biri için durum daha da fena. Çünkü, paramız pound karşısında değersiz. 5 poundluk ve belki de kalitesiz sayılacak şeyi siz 15-20 TL’ye alıyorsunuz. O yüzden, siz siz olun parayı orada kazanmaya çalışın derim.
Konaklamaya gelince; eğer ilk gidişiniz ise mutlaka aile yanı konaklama tercih edin. En azından size seyahat kartı alma ve çevreyi tanıtma gibi belli konularda yardımcı olabilirler.

Peki ya iklim? İşte bu çok tehlikeli mevzu. İngiltere için üç şeye güvenmeyeceksin derler; kadın, iş ve iklim. Biz üçüncüye bakalım şimdi 🙂 Malumunuz Londra iklimi yağışlıdır.O yüzden yazın bile gitseniz yanınızda şemsiye ve mont olmalı. Zaten Londra’da hava Temmuz ortasından sonra ısınmaya başlar. O yüzden yazın Londra yolcusu olacakların mont ve hırka hariç kalın şeyler almasına gerek yoktur. Oraya götüreceğiniz kıyafetler yarım kol üzerine kalın hırka tarzında olursa her ihtimale karşı hazırlıklı olursunuz. Çünkü sıcaklığın arttığı ve hatta terlediğiniz günler de oluyor; titrediğiniz, yağmurun bastırdığı günlerde… Kısacası iklimine belli olmuyor bu şehrin 🙂

582219_4059635445814_1637164714_n
Ayrıca Londra’da tekseniz gurbetçilik damarlarınız da depreşiyor. Çünkü, orada sizden birine çok ihtiyacınız var. Sizin dilinizi konuşan, kültürünüzü paylaşan… O damar depreşmese bile yeri geliyor fellik fellik Türk yemeği arıyorsunuz. İşte bu noktada işinize yarayacak bir kaç önemli bölge var; Hackney Central,Harringay-Green Lane(Buraya Oxford Street’ten 29 otobüsüyle gidebilirsiniz) gibi. Tabi sadece Türkler burada dememiz yanlış bir ifade olacaktır. Çünkü, Türkler bahsettiğim bölgelerde dahil olmak üzere her yerde. Şunu da ekleyeyim, bizdeki yemeklerle oradaki Türk yemeklerinin alakası yok. Gidip de aşırı memnun kaldığım bir restoran hatırlamıyorum..

Yüzümüz yemekten gülmezse alışverişten güler değil mi? 🙂 Bu anlamda, Londra tam bir alışveriş cenneti diyebiliriz. Oxford street,piccadily circus ve camden town ilk aklıma gelen alışveriş bölgeleri. Zaten Oxford Street oranın turistik bir caddesi. Yol boyunca çeşitli markaların ürünlerine rastlamak mümkün. Alışverişinizde uygunluk istiyorsanız sizin için en ideal yer Primark!5-6-8 pound’a alacağınız babetler; 12 pounda farklı farklı kazaklar,elbiseler…  Büyüleneceksiniz 🙂 Fakat; hediyelik eşya almak için Oxford’u tercih etmeyin! Size bu nokta da tavsiyem; Camden Town’dur. Camden Town, aşırı şirin bir yer. Gittiğinize asla pişman olmazsınız. Ayrıca, bir çok satıcı az sayabileceğimiz seviye de Türkçe bildiği için ”Ya konuşamazsam!” diye korkmayın. Unutmadan bayanlar! Kozmetik ürünlerini stoklayın! Orada hem ucuz,hemde bazı ürünler Türkiye’de yok!

428924_4128401204915_158462676_n.jpg
Camden Town’un huzur bölümü 🙂

Bu arada sanatla aranız nasıl bilmem ama orada bir müzikale gitmeden sakın dönmeyin 🙂 ( Favori müzikalim; Singing in the rain )

530076_4214493877178_881383446_n.jpg
Müzikal salonundan bir kare

Zaten şehir de müzikaller büyük kurtarıcı bence. Çünkü Londra, İstanbul kadar canlı bir yer değil. Big Ben’in olduğu bölümde bile 10:30-11:00 civarında her taraf kapanıyor. Bir oradaki bowling salonunun olduğu yer açık onun da eğlencesi malum 🙂 En işlek caddelerinde bile hayat duruyor akşam…

Gezilecek Yerler

Big Ben ve London Eye; Londra’nın simgesi olan bu ikili, birbirlerine çok yakın mesafedeler. Hatta birbirleri ile karşılıklılar 🙂

391391_4025700397459_1615319944_n
Big Ben

577300_4025695157328_1629245080_n

425153_4025828920672_432354200_n
London Eye’den Big Ben’in görüntüsü

London Bridge ; gittiğim zaman olimpiyat dönemine denk geldiği için bayağı renkliydi kendisi 🙂 Ayrıca köprünün yakınlarında çok güzel publar ve İtalyan restaurantları var.Hatta deneyimlediklerimde var ama adlarını unuttum 🙁

375751_4061358968901_282992764_n.jpg

Westminster Manastırı; Big Ben yakınlarında bulunan ve muhteşem bir mimariye sahip olan manastır. 1560 yılında  Kraliçe I. Elizabeth tarafından St. Peter Kilisesi olarak düzenlenmiş.

319391_4025791359733_605855405_n.jpg

Hyde Park, Soho Park ve Regents Park ; Bu parkların üçüne de gitseniz pişman olmazsınız ama birine bile gitmeden dönmeyin! Toplayın arkadaşlarınızı , yiyin, için, sohbet edin 🙂

486432_4107717247829_2126792128_n.jpg
Hyde Park
549145_4142169269108_552585323_n.jpg
Regents Park
599521_4107737528336_1936921597_n.jpg
Soho Park

Churchill War Rooms ; 2. dünya savaşı süresince Churcill ve aşiretinin sığındığı odaları, Churcill’in savaş stratejilerini belirlediği yerleri ve daha bir çoğunu görebileceğiniz güzel bir müze. İsterseniz müzedeki eserleri sesli rehber eşliğinde de gezebilirsiniz.

553710_4025798919922_1593869946_n

M&M ; Londra’ya gelip uğramadan geçmezsiniz her halde 🙂

582007_4025809760193_465919637_n.jpg

British Museum ; Dünyanın bir çok yerinden toplanıp bir araya getirilmiş Eskiçağ’a ait yapılar ve etnografik eserlerin bulunduğu bir müze kendisi. İngiltere’nin simgelerinden biri olan bu ihtişamlı müzeye girdiğinizde Mısır’dan Antik Yunan’a kadar birçok medeniyete ait eserleri bulabiliyorsunuz.

385458_4166249991111_1374750304_n386864_4166251111139_357532059_n430299_4166247431047_845281800_n418810_4166246351020_1718956744_n

Greenwich ; Coğrafya dersinde sıkça duyduğumuz Greenwich, başlangıç meridyeninin geçtiği yer olarak kabul ediliyor malumunuz. Greenwich’in böyle bir özelliğinin olması, insan da haklı olarak orayı görme isteğini doğuruyor; fakat ben gittiğim de olimpiyat nedeniyle kapalıydı o yüzden uzaktan bakakaldım 🙁

523278_4188647271029_2120734939_n.jpg
Greenwich’e giden yol

297581_4188652151151_2074794896_n.jpg

Science Museum ; Mühendislik alanında üretilmiş bir çok icadın sergilendiği başarılı bir müze. Bilim delileri buraya uğramadan asla dönmemeli 🙂

215613_4203652326146_1044276479_n
Ay’dan bir parça

283835_4203654966212_1345485229_n488299_4203650086090_1220896745_n561779_4203647886035_1421005906_n

The National History Museum; içi doldurulmuş hayvanlardan vücudumuzun iç organlarına kadar bir çok şeyin sergilendiği; iç ve dış mimarisi olağan üstü bir görüntüye sahip müze.

376305_4156881916915_54501915_n.jpg

Daha detaylı bilgi için bu yazıma tık tık:  https://gizemliyollar.com/2015/02/01/the-natural-history-museum/

Madame Tussauds; içinde bulunan bir çok ünlüye ait bal mumu heykellerinin yanı sıra; korku tüneli, temsili Londra taksisi ile Londra tarihini anlatan keyifli bir tur ve 4D sinema gibi bölümlerden oluşuyor.

547771_4177812160158_2140225991_n

Yemeğe gelince; Londra’ya ait farklı bir şeyler deneyelim diyorsanız iki seçenek var : Bunlardan biri ; fish&chips ( Nasıl farklı nasıl anlatamam :)) diğeri ise Piccadily Circus’ta bulunan tarçınlı tatlı 🙂

Uzun lafın kısası ; Londra’yı adım adım gezin, her yerini keşfedin. Bu şehre doyum olmaz 🙂

Sevgilerimleeeee 🙂

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir