Neden Turizm İşletmeciliği Bölümünü Seçtim?

Herkesin okuduğu bölümü seçerken mutlak bir gerekçesi vardır. Kimi idealleri peşinde koşar kimi sadece puanı tuttuğu için o bölüme girmiştir. Kimi okuyacağı bölümün kendini yansıttığını düşünür kimi de ileride iyi para kazanmak için bölüme girer. Aslında herkesin sebebi kendine göre haklıdır.

Benim hikayeme gelecek olursak; aslında turizm işletmeciliği bölümünü seçmeme giden yolda çok farklı tercihlerim oldu 🙂 Orta okuldayken hep psikolog olmak isterdim. Çünkü insanların sorunlarını dinlemek ve bu sorunlara çözüm üretmek benim için çok keyifliydi. Bu mesleği hakkı ile yerine getirebileceğime inanıyor, o zamandan psikoloji ile ilgili çalışmalar yapmak istiyordum. Halen daha bu merakım bitmiş değil ama insanın aklını farklı şeyler çelince hayaller değişiyor.

Lisenin başında bir başka hedefim daha vardı; müzik öğretmeni olmak. Şarkı söylemeyi çok seviyor ve enstrüman çalabilmek için can atıyordum. Elinde saç fırçası ile yatağın üzerinde şarkı söyleyenlerdendim yani… Bu işi yaparsam mutlu olacağıma inanıyordum. Lakin diyorum ya çeldiriciler çok… Lisedeyken basketbol oynamaya başladım. Bu süreçte de spor akademisine gitmeye karar verdim 🙂 Belki de hayatta verdiğim, benimle en ilgisi olmayan karardı bu. Çünkü spor ile aramın pek iyi olduğunu söyleyemem. Lisede de basketbol oynamayı sevdiğim için sportif faaliyetlerle haşır neşir oldum ama basketbol bitince bu hevesim de bitti.

Lise sona yaklaşınca da (yine arada çeldiriciler olsa da) kati kararımı vermiştim. ”Turizme geldik şimdi.” diyorsanız yanılıyorsunuz. Bu sefer de okuyacağım bölüm bambaşkaydı: ”Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler”. Bu bölümü okumak o kadar çok istiyordum ki dolabımın üzerine taban ve tavan puanlarının olduğu bir kağıt yapıştırıp kendi kendimi hırslandırmaya çalışıyordum. Bir kitabı okumam ya da incelemem için üzerinde ”Uluslararası İlişkiler” yazması yeterliydi. Siyaseti de çok seviyordum. Lise yıllarımdan beridir ülke gündemine duyarlı bir insan olduğumdan bana siyaset kavramı hiç uzak gelmiyordu. Gözden kaçan bir nokta vardı ama… Ben yalan söyleyemezdim ve sinsilikle de pek işim olmazdı. Yani eğer siyasetçi olsaydım benim durumum ”Seni harcarlar Hatçe!” durumundan öte olmayacaktı.

Artık sınav yaklaşıyordu ve benim okuyacağım bölüm belliydi: Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler.  Bu bölümü okumaya kesin kararlıydım. Yalnız aklımda farklı bir düşünce dönüyordu. Uluslararası İlişkiler İngilizce eğitim veren bir bölümdü ve ben İngilizcemi geliştirip turizm sektörüne atılabilirdim. Siyasetle de geriye kalan zamanlarda ilgilenebilirdim.

İnsan o dönemlerde kendinin farkında olmuyor. Ne istediğini, nasıl biri olduğunu ve nasıl bir hayatın kendisini mutlu edeceğini bilmiyor. Anlık coşkular ile hayatını etkileyecek devrim niteliğinde kararlar alabiliyor. O yüzden de belki hayatı boyunca kendini olmadığı bir hayatın içine atabiliyor.

Sınav sonrasında İstanbul’da Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler olmayınca ve ailem beni şehir dışına göndermeyince farklı alternatiflere yöneldim. Bir de maddi sıkıntılar eklenince kararları daha da başka alıyor insan… Hep hakkımda hayırlısı olsun diye cümleye başlardım ÖSS maratonu boyunca… Dualarım kabul olmuş olacak ki o dönem: ”Madem turizmci olmak istiyorum, o zaman turizm okuyayım!” demişim.

Orta okul çağlarında tatilden dönünce evi otele çevirmeye çalışan, odasını resepsiyona çeviren kız çocuğunu yıllarca görmezden gelmişim. Oysa ki o kız bana benim ne olacağımı işaret ediyormuş. En doğrusunu da o biliyormuş. Mutluluğun anahtarı onun elindeymiş de benim haberim yokmuş.

Dil öğrenmeyi, farklı kültürleri tanımayı seven ben turizm işletmeciliği bölümünü seçtim. Ön lisans, lisans derken yüksek lisansına kadar geldim. Hatta bitiyor bile… Kısmetse doktorasını da okuyacağım. Geçmişe dönüp baktığımda pişman olmadığım kararlardan birini aldığımı görüyorum. Bölümümü beğenmeyenlere, burun kıvıranlara, ”Garson mu olacaksın?” diyenlere aldırmadan devam ettim ve devam ediyorum. Ülkede turizm batsa da ben asla pes etmiyorum. İşte bunlar hep sevgiden…

Şimdi ben bunları niye paylaştım biliyor musunuz? YGS ve LYS gibi sınavlara giren arkadaşlara fikir vermek istedim. Hayatınızı etkileyen kararlar alırken gerçekçi olun. Kimsenin size dikte ettirdiği bir hayatı yaşamayın. Oturun, düşünün. Ben neyim, kimim, neredeyim? Hangi iş gerçek beni ortaya koyar? Kararınızı verirken de buna göre verin. Sevgilerimleee… 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir