Yurt Dışına Gitme Fikri(!)

Ülkemiz şu an çok zor günler geçiriyor. Hem terör hem darbe derken öyle zor günler yaşıyoruz ki bu ülkede yarın sabah nasıl bir güne uyanacağımızı kestiremiyoruz bile… Kırgınız, kızgınız ve hatta bazı konularda ümidimiz bile bitti. Çocuğu olan insanlar nasıl çocuklarımızı kurtarabiliriz derdine düştü.

Peki bu noktada tek çare gitmek mi? Çevremde bir çok insanın gitme eğiliminde olduğunu görüyorum. Artık bu ülkede yaşamak istemediklerini beyan ediyorlar. Bu duruma gerçekten üzülüyorum. Bu ülkeye fayda sağlayacak insanların beyinleri de göç ederse bu ülke nasıl ayakta kalabilir ki?

Bu vatan şehit kanlarıyla sulanarak kuruldu. Atamız bu vatanı bize emanet etti. Bu noktada basıp gitmek sizce doğru mu? Endişeleri anlıyorum ve inanın aynı endişeleri bende taşıyorum; fakat kaçıp gitme fikrine girişmiyorum.

Beni bilen bilir, evvel ezelden beri yurt dışında yaşama hayallerim vardır. Londra’ya gittiğimden beri bu hayalin tadı damağımdadır. Çünkü kendimi bildim bileli insana insan olduğu için değer veren; türbanlı, açık, sağcı, solcu, yancı ve overlokçu diye ayırmayan biriyim. Benim için önemli olan insan oldu her zaman. Yani; taşıdığı iyi niyeti, bana ve ülkeye sağladığı katkısı benim o insanı nitelendirmemdeki en önemli kriterler oldu. İnsana değer veren her ülkeye yakınlaştı gönlüm. Yaşadığım şehir İstanbul’un her gün insaniyetten uzaklaşması da düşüncemi perçinleniyordu.

Şu an ülkenin yaşadığı durum bana vatanımdan kopamayacağımı hatırlattı. Gücümü hatırlattı. Bu vatanın nasıl kurulduğunu hatırlattı. Ben başka bir yere yerleşip, göçebe ruhumu tatmin edebilme hayalleri kurarken, bir vatanımın olduğunu bilerek bu hayalleri kurduğumu ama eğer bu vatanı bırakıp gidersem, döndüğümde belki de o vatandan eser kalmayacağını hatırlattı.

Gerçi ani kararlar insanı olan biriyim. Benim yurt dışına gitme planımdan ne olacak? 2 ay Londra’da yaşadım ve orada yaşarken mahallemdeki simit evini özlediğimi hatırlıyorum. Buranın trafiğine, insanına, binasına vb. bir çok kötü şeye söylendim ama gittiğim yerlerde Türkçe konuşamıyor olmak beni ne kadar yaralamışsa buraya döndüğümde Türkçe konuşmanın keyfini yaşıyordum. Normalde yol sormaktan ya da bir ürünü sormaktan nefret eden ben, sırf Türkçe konuşmak için satış görevlisine soru soruyordum. Düşünün psikolojiyi!

Hani öyle kaçıp gitmek çözüm diyorsunuz ya değil! Burada parçanız kalır, canınız kalır, anınız kalır. Her köşesine özlem duyarsınız… Bu bir simit evi de olur, köşedeki bakkal da olur… Koskoca bir semt de olur.

Bir de gittiğiniz yerlerin mükemmel olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Her ülkenin iyisi, kötüsü, eğrisi, doğrusu vardır arkadaşlar! Kalkıp orada kimse size sevgi gösterisinde bulunmuyor. Kendinden olmayanı kimse kolay kolay bağrına basamıyor. Düşünün şimdi! Siz yurt dışına gittiğiniz zaman bir Türk görünce nasıl tepki veriyorsunuz? Peki bir Türk ile bir İngiliz’e yaklaşımınız eşit mi? Değil. Yabancı bir memlekette gurbetçi mantığına bürünüp resmen orada sizin gibi birini görünce saatlerce sarılasınız geliyor. Burada ”kıro” dediğiniz insanlar orada ”kral ya da kraliçe” sizin için.

Ayrıca benim gibiler var diye de çok sevinmeyin. Orada her Türk size kollarını açmıyor. Türklüğünü unutmuş ve Türklerle alakası olmayan gurbetçiler de var. Yani; bazıları size akrabanız gibi destek olsa da bazıları kendini Avrupalı sayıp sizi küçümseyebiliyor. Hani fındıktan çıkmış kabuğunu beğenmez misali.

Siz kalkıp yıllarca size eşlik eden insanları yalnız bıraktığınızda kendinize ne dersiniz? Ya da size bunu yapana? Vatanımız şu an zor durumda. Onu yüz üstü bırakmak asıl bu halka bir darbedir. O yüzden okuyun, yazın, çizin, araştırın. Bu ülkeyi kurtarmak için ne gerekiyorsa yapın! ”TÜRK MİLLETİ ÇALIŞKANDIR, TÜRK MİLLETİ ZEKİDİR!” diyen Atamın yüzünü kara çıkarmayalım! Burada kalıp gitme fikrinde olmayan hepimize güveniyorum! Sevgilerimle…

Şerrinden korkulan bir okumuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir