Şirince Köyü'nün Öteki Yüzü

Ne yalan söyleyeyim uzun zamandır bu yazıyı yazmak istiyordum. İçime sinmeyen, kafama oturmayan ve olmamasını düşündüğüm şeyler vardı. Şimdi diyeceksiniz ki: ”Şirince köyü ile derdin ne?”. Hiçbir derdim yok aksine yeşilliklerin davetkar olduğu bu köye hayran kaldığım için bu yazıyı yazmak istedim.

Malumunuz Şirince köyü daha önceden bir Rum kasabasıydı. Zaman içerisinde çeşitli isimlerle anılsa da günümüzde Şirince olarak hepimizin dilinde yer etti bu güzel köy. Dilimizde yer ettikçe de köye olan merakımız arttı ve orayı ziyaret etmeye başladık.

13887037_10209385371807822_3212832256842368409_n.jpg

Özellikle 2012 yılında ”kıyamet” söylentileriyle popülaritesi ayrı bir şekilde arttı. Kıyamet koptuğunda ”Kıyametin uğramadığı köy olacak!” denildi ve Twitter’da trend topic bile oldu. Tabi insanların kıyamet koptuğunda sadece Şirince’nin zarar görmeyeceğine inandığını sanmıyorum ya da sanmak istemiyorum; fakat birçoğumuzun bu sayede Şirince diye bir köyün var olduğunu öğrendiğimizde bir gerçek.

13895021_10209385373927875_912899048144023639_n.jpg

Öğrendikçe de turistik ziyaretler başladı. Belki de normalde insanların ziyaret etmediği bir köy, turlarda yer alan bir köy haline geldi. Aslına bakarsanız bu ziyaretler köye birçok fayda da sağladı. Ekonomik anlamda köye canlılık geldi ve kültürel etkileşimler yaşandı. Klasik turizmin sağladığı faydalardan Şirince köyü de nasibini aldı diyebiliriz.

Peki, turizmin zararları kapsamında değerlendirdiğimizde köyde neler yaşandı? Geniş bir perspektifle bakınca Şirince köyünü neler bekliyor bunları düşündük mü?

13891963_10209385373647868_4598505483332221130_n

Geçtiğimiz Nisan ayında İzmir seyahati yapmıştım. Bu seyahat kapsamında Şirince köyünü de ziyaret etmek istedim. Yeşil alanların arasından evlerin birbirinin önünü kesmeyecek kadar saygılı olduğu bir köye geldim. Gelir gelmez bir trafik yoğunluğu ile karşılaştım.

Köyde araba? Araba trafiği, uzanıp giden otoparklar… Bunları içine alan ise bir köy. İnanamadım. Şirince köyü diye gittik; fakat Şirince neredeyse şehir hayatı yaşar hale gelmiş. İnanılmaz derecede kalabalık. Nisan ayında bu kadar kalabalık ise Temmuz, Ağustos aylarında düşünmek istemedim.

13901301_10209385371767821_2827861350079140073_n

Şarap satıcıları, el emeğini satan teyzeler, restoranlar ve daha niceleri bu durumdan pek şikayetçi değil gibiydi. En nihayetinde para kazanıyorlardı. Köyün kalabalık olması onlar için nakit para demekti.

Köyde kapasite aşımı diye bir gerçek yok gibiydi. İnsanlar köyü hınca hınç dolduruyor ve bu zararı fark etmeden geziyorlardı; fakat bu zarar, insanı rahatsız edecek derecedeydi. Şirince neredeyse bir şehir gibiydi. Turistik sayılan birçok değerinin insanlar tarafından yıpratılacağı ve bir süre sonra sahip olduğu değerlerin olmayacağından habersizdi…

13925153_10209385373687869_8009916221064028814_n

İnsan oğlu rahat tabi… Önce tüketecek ve sonra yeni arayışlara girecek. Bu noktada da Şirince’nin 10 yıl sonrası diye bir gerçek belki de ortadan kalkacak. İnsanlar yine gidecek bir yer bulacak; fakat köy tekrar eski benliğine kavuşamama riski ile karşı karşıya kalacak…

Adnan Semenderoğlu ve Raziye Oban Çakıcıoğlu’nun yazdığı bir makalede okudum; Şirince köyünün içme ve kullanma suyu Mağara deresinden geliyormuş ve alafranga tuvaletlerin, çok su harcayan tuvalet rezervuarlarının artışı yaz aylarında köyün üst kesimlerindeki evlerde su sıkıntısı yaşatıyormuş. Yani, turiste hizmet edelim derken kendi köylüsü mağdur oluyor.

13901451_10209385374487889_7358307087037362284_n.jpg

Kısacası, her zaman turizmin yararlarından, bölgeyi geliştirmesinden söz ediyoruz ama zararları da turizme dahil derim ben. Bir bölgenin göz göre göre rant aracı olması ve bunu dur denilmemesi köyün sonunun gelmesine neden olabilir. Köyün kapasitesi ne ki turizme dayanıklığı ne olsun. Köylüler belli noktadan sonra mağdur olmadan Şirince için gerekli müdahale yapılmalı. Sevgilerimlee…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir