Küçük ve kendi içinde enerjisi olan yerleri her zaman çok sevmişimdir. Çünkü öyle yerler size samimiyeti hissettiren yerlerdir. Bu anlamda Safranbolu da beni çok etkiledi. Hikayeleri olan bir yer ve bu hikayeler sizi de içerisine alıp götürüyor. Belki her şeyi bırakıp yerleşmelik değil; fakat bir süre havasını almak bile iyi gelebiliyor.
Çok Kısa Safranbolu Tarihi ve Safranbolu’nun Önemi
Safranbolu, tarihte “Paplogonya” olarak adlandırılan bölgede bulunuyor. İlçenin bilinen tarihi M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanıyor. Safranbolu Gasgaslar, Hititler, Kimmerler, Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar, Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar olmak üzere birçok medeniyete ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, Safranbolu’nun önemli bir özelliği var. Safranbolu, UNESCO tarafından 17 Aralık 1994 yılında “Dünya Miras Listesi” ne alınıyor.
Peki, Safranbolu’da gezilecek yerler nereler? Hemen size detaylarıyla anlatayım. Lakin önce şunu belirtmeliyim; Safranbolu ara sokaklarına girip karışmanız gereken bir yer. Üstünkörü Safranbolu’ya bakmakla Safranbolu’nun değeri anlaşılmıyor. O yüzden bol bol yürüyüş yapacağınız bir rota diyebilirim.
Hıdırlık Tepesi: Safranbolu’yu kuş bakışı olarak buradan izleyebilir ve tarihi birçok yapısını tepeden görebilirsiniz. Giriş ücreti 1 TL. Yalnız şunu belirtmeliyim; ben Safranbolu’ya tepeden bakmaktansa ara sokaklarına karışmayı tercih ederim.
Kaymakamlar Gezi Evi: Türklerin 18. ve 19. yüzyıllarda yaşamını merak ediyorsanız bu evi mutlaka ziyaret edin. Evin içerisinde dikkat çeken çok önemli noktalar var. Toplamda 7 oda bulunuyor ve her oda size halkın yaşantısından kesitler sunuyor. Ayrıca gezi evinin içinde bulunan dolapların bile bir hikayesi bulunuyor. Önceden haremlik ve selamlık olmak üzere iki ayrı bölümde oturan kadınlar ve erkekler, birbirlerine mektup göndermek istediklerinde evin içerisinde bulunan dönen dolapları kullanırlarmış. Hatta rivayet edilen o ki “ne dolaplar dönüyor” sözü de buradan geliyormuş. Aslına baktığımızda o dolapların görevi; kadınların erkeklere yemekleri ulaştırmasını sağlamakmış.
Tarihi Cinci Han ve Cinci Hamam: Tarihi Cinci Han, Günümüzde hamam olarak kullanıldığı için sadece hamama gitmek isterseniz içeriyi ziyaret edebiliyorsunuz. Gitmişken zamanınız varsa hamam keyfi de yapılabilir; fakat içeri giremeseniz de yapıyı dikkatlice incelemenizi tavsiye ederim.
Tokatlı Kanyonu ve Kristal Teras: Safranbolu’ya yolunuz düştüğünde mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri Tokatlı Kanyonu. Kanyonun yürüme mesafesi yaklaşık 9 km kadar ve gerçekten muhteşem manzaralara tanık oluyorsunuz. Özellikle fotoğraf çekmeyi sevenler için kesinlikle ideal bir rota diyebilirim. Kristal Teras’a gelince yükseklik fobinizi zorlayacak bir alan diyebilirim; fakat aşağıya bakmadan yürürseniz hiçbir problem kalmaz. Yalnız söyleyeyim; camlar esnek olduğu için küçük bir endişeye kapılabilirsiniz ama denedim, sorun yok 🙂 Eğer baktınız terasa çıkamıyorsunuz, orada bulunan kafede çay, kahve içerek zaman geçirebilirsiniz.
Yörük Köyü: Bir Türkmen Köyü olan Yörük köyü, 1997 yılında 
koruma altına alınmış. Safranbolu’ya gittiğinizde mutlaka rotanıza eklemeniz gereken bir köy diyebilirim. Köyün içerisinde çeşitli konaklar bulunuyor. O konaklarda yaşayan köyün yerlileri size o kadar güzel hikayeler anlatıyor ki yeri geliyor hayretler içerisinde dinliyorsunuz. Örneğin; Sipahioğlu konağı. Konağın içerisinde bulunan her bir eşyanın, her bir resmin bir anlamı ve önemi var. Konağın sahibi bunları en ince detayına kadar size anlatıyor. Ayrıca köyde Bektaşilik kültürünün izlerine de sıkça rastlayacaksınız. Ara sokaklarında gezerken o küçük ve sevimli köy evlerini görecek ve sıcakkanlı köy insanları ile kaynaşacaksınız. Köyün en güzel taraflarından da biri bu diyebilirim. Herkes o kadar güler yüzlü ve misafirperver ki bu sizin köyden pozitif izlenimlerle ayrılmanızı sağlıyor.
Eski Safranbolu Çarşısı: Alışveriş yapmak isterseniz Safranbolu çarşısı tam size göre. Hediyelik eşyadan tutun lokuma birçok şeyi bu çarşıda bulabilirsiniz.
Tarihi Yemeniciler Arastası: “Yemeni” Safranbolu’da “ayakkabı” anlamına geliyormuş. Bu arasta, 48 ahşap dükkandan oluşuyor. Lonca sisteminin de etkin olarak işlediği yerlerden birisi Tarihi Yemeniler Arastası… O dönem, siftah yapmayan esnafa destek olmak için, diğer dükkan esnafları müşteriyi siftah yapamamış dükkana yönlendirirmiş.
Köprülü Mehmet Paşa Camii: Cami şu an için restorasyonda olsa da bahçesini gezebilmeniz mümkün. Bahçesinde güneş saati bulunuyor. Bu güneş saati mermere çakılı pirinç saçtan bir üçgen şeklinde ve bu saatin üzerinde yansıyan güneş ışığının gölge düşümüyle saat hesaplanabiliyor.
Tarihi Saat Kulesi: Osmanlı padişahlarından 3. Selim’in sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1794-1797 yılları arasında 12 metre yüksekliğindeki kule üzerine yaptırılan saat, yapılış tarihinin üzerinden 200’den fazla yıl geçmesine rağmen hala çalışır durumda. Pazartesi günleri hariç her gün saatin bulunduğu kuleyi ziyaret edebilirsiniz.
Akçasu Kanyonu: Safranbolu’nun merkezinde Tokatlı Kanyonu kadar büyük olmasa da bir kanyon daha bulunuyor; Akçasu Kanyonu. Turizme yeni yeni kazandırılmaya başlayan kanyon, bence harika bir görüntüye sahip. Görmenizi mutlaka tavsiye ederim.
Küçük bir tavsiye! : Safranbolu’ya rehberli turlar ile gelmenizi tavsiye ederim. İlçeyi iyi bir şekilde tanıyan ve anlatan bir rehber ile ilçenin tüm detaylarına hakim olabilirsiniz.
