Prag Gezi Rehberi-Prag’da Gezilecek Yerler

Prag’da gezmek bir film setinde gezmek gibi… Her an farklı bir güzelliğe tanık oluyor ve şehirden kopamıyorsunuz. Özellikle Prag’ın tarihi yerleri seyahatinizde size bambaşka dünyaların kapısını aralıyor. Şimdi bu güzel şehrin gezilecek yerleri hakkında bilgiler vermek istiyorum.

Franz Kafka müzesi: Franz Kafka’yı  özellikle ünlü eseri ”Dönüşüm” den ve aşkı Milena’ya yazdığı mektuplardan biliyoruz. Yaratıcılığı ile hayallerini birleştiren bu değerli yazarın müzesini mutlaka ziyaret etmelisiniz. İçerisinde Franz Kafka’ya ait el yazıları ile yazılmış günlükler, babasına ve Milena’ya yazdığı mektuplar gibi bir çok şey bulacaksınız. Müzeye giriş öğrenciler için 120 Çek Kronu. Ayrıca, Prag’da birçok yerde yapıldığı gibi; ”AB öğrencisi değilsiniz sizden normal ücret alacağız.” gibi bir sorun yok . Her yerde kartınızı gösterip öğrenci indiriminden rahatça faydalanabilirsiniz.

Seks Makineleri Müzesi: Müzeye girmekten ve müzeyi incelemekten çekinmeyin. Gerçekten ilginç bir müze diyebilirim. Amsterdam’daki Seks Müzesi’nin daha bilimsel bir türevi gibi düşünün. Öğrenciler için 120 Krondu.

PRAG KALESİ: ”Bunu neden büyük yazdın ki? Ne ayrıcalığı var?” derseniz Prag kalesinin şöyle bir ayrıcalığı var; altına yazacağım birçok yapı bu bölgede yer alıyor. Ayrıca kale Guiness Rekorlar kitabına girmeyi başarmış en eski antik kale…

• Kraliyet Bahçesi: Prag kalesine giriş bu bahçeden başlıyor. Asıl bahçe kısmı kapalı olduğu için o bölüm hakkında bir bilgim yok, sadece bu bölüm ile yetindim. Girer girmez karşınıza çeşme, cumhurbaşkanı Miloš Zeman’ın görev yaptığı bina, çeşme vb. yapılar çıkıyor. Ayrıca bu bölümde bir de kuyu bulunuyor. Çevresi demirlenmiş olan kuyuda zamanında kadınlar cezalandırılmış.

  

  

• St. Vitus Katedrali: 1344 yılında bir Fransız mimar sayesinde bu katedralin yapımına başlanmış ve katedral anca 1929 yılında bitebilmiş. Yaklaşık 585 sene. Yapı, gotik ve barok yapımının bir araya gelmesiyle oluşmuş. Ayrıca katedralin üzerinde çirkin yüzlü heykeller bulunuyor. Normalde bu heykeller yağmurdan korunmak içinmiş; fakat şeytan girmesin diye konulduğuna da inananlar varmış.

• Kralovsky Sarayı: Saray, 16. yüzyıla kadar bohem kral ve prensesler tarafından kullanılmış.

• Maria Theresia Kadın Sığınma Evi:  St. Vitus katedralinin arka taraflarına doğru ilerledikçe daha farklı yapılar görmeye devam edeceksiniz. Bunlardan biri deMaria Theresia kadın sığınma evi. Maria Theresia’nın adı geçmişken hakkında da bilgi vermek isterim. Çünkü Orta Avrupa tarihinde de önemli bir kişilik olduğunu düşünüyorum. Kendisi Habsburg hanedanının tek imparatoriçesi. Bunun haricinde 16 çocuk annesi. Evet, yanlış duymadınız tamı tamına 16 çocuk. Hanedanlığı daha da yaymak için bu kadar çocuğa sahip olduğu bilgisi de yayılan bilgiler arasında…

  

• St. George Bazilikası: Bazilika 920 yılında inşa edilmiş en eski bazilikalardan biridir. 1142’de büyük bir yangın sonrasında yeniden inşa edilmek durumunda kalınmış. Barok cephesi, 17. yüzyılın sonlarından kalmıştır. Bohemya’nın Ludmila’sına adanmış gotik tarzda şapelde azizin mezarı bulunuyor. Aynı şekilde, Vratislav ve II. Boleslaus tapınakları da bu bazilikada bulunmaktadır. Bu topluluğun baş rahibesi bohem kraliçelerinin eşlerini taçlandırma hakkına sahipmiş. Şu anda bazilika, 19. Yüzyılda Prag’daki Bohem Sanat Koleksiyonlarının Ulusal Müzesi olarak kullanılıyor. Aynı zamanda konser salonu olarak da hizmet veriyor. Kalenin bölgesindeki değerli yapılar arasında yer alıyor.

• Altın Yol-Zlatá ulička: Kadın sığınma evinin bulunduğu yolun aşağısı sizi bu yola çıkaracaktır. Gerçekten adına yakışır bir yol Zlatá ulička. İnsanın burada kendini kaybedesi geliyor. Ayrıca yolun üzerinde Oyuncak Müzesi ve Lobkowiczký Sarayı bulunuyor.
• Lobkowiczký Sarayı: Saray, 16. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş. 2 Nisan 2007’de müze olarak kullanılmaya başlanmış. 22 galerisi bulunan sarayda Antonio Canaletto, Pieter Brueghel the Elder, Lucas Cranach the Elder ve Diego Velázquez’in eserlerinin yanı sıra dekoratif sanat eserleri, askeri gereçler, müzikal sanatçıların eserleri Lobkowicz koleksiyonunun parçaları olarak sergilenmektedir. Aynı zamanda
  Beethoven ve Mozart gibi bestecilerin eserlerinin notaya geçirilmiş orjinalleri de bu müzede bulunmaktadır.

• Oyuncak Müzesi: Prag’da bulunan oyuncak müzesi, Avrupa’nın en büyük ikinci oyuncak müzesiymiş. Müzenin ilk katında tren, ayıcık ve bebek gibi oyuncaklar bulunuyor. Üst katında ise Barbie’ler… Çocuklar için olduğu kadar büyükler için de ideal bir yer.

• Jelení Příkop: Prag’a doymak istiyorsanız bu güzel şehre bir kere de buradan bakın! Bu arada jelení příkop altın yolun sonunda çıkacağınız bölüm. Prag’ı hissedeceğiniz harika bir yer diyebilirim.

Petrin Tepesi: Tepe, Prag’ın Eyfeli sayılıyor. Eğer tepeye çıkmak isterseniz finiküler kullanmanız gerekiyor ama kış döneminde çalışmıyormuş. Çıkmak isterseniz yokuş yolları tırmanmanız gerekiyor. Petrin’i jelení příkop’dan da izleyebilirsiniz.

Charles Köprüsü: Köprü 1357 yılında inşa edilmiş. Uzunluğu 515 metre genişliği ise yaklaşık 10 metre olan köprüde çok sayıda heykel bulunuyor. Size naçizane tavsiyem, muhteşem heykellerin bulunduğu bu köprüyü ziyaret etmeden turunuzu bitirmeyin. Heykeller demişken köprüde bulunan heykellerden ilginç detaylar da vermek isterim. Mesela köprü üzerinde bulunan

heykellerden biri; Osmanlı ile ilgili olan heykeldir. Bu heykel karşı duyulan korkuları temsil ediyor.

Ayrıca Vltava nehrini köprüden izlemek de paha biçilemez. Hem köprüden nehri izlemek hem de yakınına gidip nehre karışmak muhteşem…

Narodni Müzesi: Narodni müzesinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Ben gittiğimde mesela ”Noah’s Art” vardı. Her saat başı müzeyi gezebilirsiniz. Öğrencilere 100 Çek
Kronu olan müzeye saat başı girebiliyorsunuz.

St. Nicholas Kilisesi: Prag’ın önemli kiliselerinden biri olan St. Nicholas, eski şehirde bulunan en eski kiliseler arasında bulunuyor. Gotik ve romantik esintiler taşıyan bu müzenin, 12. yüzyılın sonunda yapıldığı düşünülüyor.

Dans Eden Ev: İtalya’da Pisa kulesi ne muamele görüyorsa Prag’da dans eden ev de o muameleyi görüyor. Tekme atan mı dersiniz, eliyle iten mi… Fotoğraf çekilmek için sıkça tercih edilen bina, aslında Fred Astaire ve Ginger Rogers’a adanmış. Dans eden iki partneri sembolize ettiği için de “Fred and Ginger” olarak adlandırılmış.

Eski Şehir: Eski şehir dedikleri bölümde, astronomik saat kulesi ve Tyn kilisesi gibi Prag’ın en önemli yapıları bulunuyor.

Astronomik Saat: Saat ilk kez 1410’da kuruluyor ve günümüzde de çalışmaya devam ediyor. Dünyanın en eski üçüncü saati olma özelliği taşıyor. Eskiden Orloj’un saatçi Jan Růže ( Hanuš ) tarafından 1490 yılında inşa edildiğine inanılıyormuş; fakat bu durum artık tarihi bir hata olarak biliniyor. Alois Jirásek tarafından anlatılan bir efsaneye göre saatçi Hanuš, Prag’daki Konsey üyelerinin emri üzerine kör ediliyor ve böylece işini tekrar edemiyor. Saati de devre dışı bırakıyor ve kimse sonraki yüzyıl boyunca saati onaramıyor.

Astronomik saatin en dikkatimi çeken özelliği; her saat başı İsa’nın on iki havarisi sembollerinin açılan pencerelerden görünmesi. Mutlaka herhangi bir saat başında bu saatin bulunduğu bölgeye gitmenizi tavsiye ederim.

Tyn Kilisesi: 14. yüzyıldan beridir şehrin bu bölümünün ana kilisesi olma özelliğini taşıyor. Uzunluğu da 80 metre. Bu muhteşem kiliseyi gece görmenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

Ek olarak; eski şehir bölümünde birçok kafe bulunuyor. Burada hem bir şeyler içebilir hem de Prag’ın popüler yemeklerini tadabilirsiniz. Bir şeyler yeyip içerken de şehrin turistik değerlerine doyasıya bakabilirsiniz. Prag’ın hem tarihi hemde büyülü havasını yaşamak için ideal bir yer diyebilirim.

Yeni Şehir: Adından da anlaşılacağı üzere şehrin diğerine göre daha günümüze uyarlanmış bölümü

diyebiliriz. Burada da birçok kafe ve mağaza bulunuyor. Ayrıca Komedi Müzesi’ni de gezmek isterseniz bu bölümde yer alıyor.

Komedi Müzesi: Altı bar üstü müze olarak kullanılan bu yapıda, Çek asıllı bir komedi yazarı olan Kaja Saudek’in çizimleri gösteriliyor. Yaşanılan birçok olayı mizahi çizimleri ile

eleştiren bir üstatmış kendisi. Müzeyi kısaca bir rehber anlatıyor ve ardından müzeyi gezebiliyorsunuz.

Wenceslas Meydanı: Birçok alışveriş mağazasının bulunduğu bu meydana girmeden Narodni müzesini de görebilirsiniz. Meydana girişte sizi St. Wenceslas’ın heykeli karşılıyor. Ayrıca bu meydan da Svatý Václav heykelini de göreceksiniz.

Statni Opera: Binanın dış görüntüsü muhteşem; fakat içerisinde oynanan oyunların 700-720 Çek Kronu olduğunu gördüğünüzde sadece dış görüntüsü yeterli diyorsunuz.

Ulusal Müze: Gittiğimde maalesef ki tadilattaydı; o yüzden giremedim. Tahminimce açılmıştır. Her şehirde ulusal müzelere gitmek gerekiyor. O yüzden siz giderseniz mutlaka ziyaret edin.

Havelska Çarşısı: Küçük ve şirin bir çarşı olan Havelska’da hediyelik eşyadan meyveye

kadar birçok şeyi bulabilirsiniz. Fiyatları da gayet iyiydi.

Cumhuriyet Meydanı(Namesti Republiky): Alabildiğine geniş olan bu caddede birçok mağaza, Palladium alışveriş merkezi ve casinolar bulunuyor.

Jerusalem Sinagogu: Avusturya İmparatoru I. Franz Joseph’in jübilesinin onuruna 1906 yılında inşa edilen sinagog, Wilhelm Stiassny tarafından tasarlanmış. Bir asrı aşkın süredir ibadet amacıyla hizmet veriyor. 1 Nisan 2008’den itibaren de turistlere ve mimar tarihi meraklılarına kapılarını açıyor.

Prag turunuza mutlaka Jerusalem Sinagogu’nu da eklemenizi tavsiye ederim. O kadar ihtişamlı, rengarenk ve göz alıcı ki ara sokaklarda gezerken birden sizi kendine çekiyor.

Municipal House: 1383’den 1485’e kadar Bohemya Kralı bu mülkte yaşıyordu. 1485’ten sonra ise bina terk edildi. 20. yüzyılın başlarında yıkılıp 1905 yılında yeniden inşa edilmeye başlanmış ve 1912’de açılmıştır. Günümüzde ise bu binada konser tarzı etkinlikler düzenleniyormuş. Yetişkinler için 290 Çek Kronu, öğrenciler için ise 240 Çek Kronu.

Powder Kulesi: Gördüğünüz an kendinizi Harry Potter’ın film setinde hissedeceğiniz bir kule diyebilirim. Gotik bir yapıya sahip ve Prag’a kuş bakışı bakmanızı sağlıyor.

Parizska Caddesi: Burası için Prag’ın Nişantaşı veya Bağdat caddesi diyebiliriz. En pahalı markalar burada bulunuyor.

John Lennon Duvarı: Çok gitmek istedim ama gidemedim… Eğer yolunuz Prag’a düşerse ben gidemedim ama benim yerime mutlaka siz gidin.