İzmir Gezi Rehberi

Hatırlarsanız geçen sefer İzmir’e ani bir kararla gitmiş ve hayran kalmıştım (Bknz.: Üsküdar’dan Konak Meydanı’na). Sonrasında da ikinci kez İzmir’e yolumun düşeceği günü iple çekmeye başlamıştım…

Haksız da değilim hani… Şunun şurasında buram buram deniz kokusunu içinize çekeceğiniz, sizi huzura teslim edecek kaç yer kaldı ki?

Ulaşım

Uçakla İstanbul-İzmir arası 60-70 TL arası tutuyor. Neredeyse otobüs de aynı fiyat olduğu için uçakla gitmenizi tavsiye ederim. 8-9 saat yolculuk yapmak yerine 1 saatte İzmir’de olursunuz.

İzmir İçi Ulaşım

İzmir’de otobüs, metro, banliyö (İzban), vapur ve bisiklet(bisim) gibi çeşitli ulaşım araçlarıyla ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. İzmir’de ulaşımınızı sağlamanız için ”İzmirim Kart” almanız biletten avantajlı olacaktır. O yüzden 6 TL’ye ”İzmirim Kart” alıp (boş kart, sizin doldurmanız gerekiyor.) dilediğinizce toplu taşıma kullanabilirsiniz.

-Otobüs hatları için bu linke tıklayabilir ve hat saatlerini, hatların nereye gittiğini öğrenebilirsiniz.

-Metro hatları için bu linke  tıklayabilir ve hat saatlerini öğrenebilirsiniz. Bu linkle de hatların nereye gittiğini öğrenebilirsiniz.

-İzban hatları için bu linke tıklayabilir ve hat saatlerini, hatların nereye gittiğini öğrenebilirsiniz.

-Vapur için bu linke tıklayabilir ve vapur kalkış saatlerini ile giidş rotalarını öğrenebilirsiniz.

-Bisim için detaylı bilgileri bu linkten öğrenebilirsiniz.

-Araba kiralama: İzmir’i geniş çaplı gezecekseniz araba kiralamanızı tavsiye ederim. 3 gün için 450 TL gibi bir ücret tutuyor.

Gezilecek Yerler

Alsancak/Konak: Bir önceki yazımda (Üsküdar’dan Konak Meydanı’na) Alsancak’tan bahsettiğim için uzun uzadıya anlatmama gerek yok; fakat yolunuz İzmir’e düştüğünde kordon boyunca yürümeden asla dönmeyin! Mis gibi denizin kokusunu içinize çekmek, güneşin batışını izlemek muhteşem… Ayrıca, Konak meydanı da görmeniz gereken yerlerden biri. Bu meydanda tarihi saat kulesi ve Konak Yalı Camii bulunuyor. Saat kulesinin bir benzerinin Batum’da yapıldığını düşünürsek bu saatin ne kadar değerli ve ilgi çekici olduğunu anlayabiliriz.

Alsancak, aynı zamanda eğlenmek için de ideal bir yer. Birçok eğlence mekanını burada bulabilirsiniz.

Atatürk Müzesi: 1. Kordon yolu üzerinde bulunan müzeye ücretsiz girebilirsiniz. Müze, 8:30 ile 17:00 arası açık. İlk başta burası, İzmir’e giren Türk ordusunun karargah noktası imiş. 1923’te İzmir İktisat Kongresi toplandığında Atatürk çalışmalarını burada yürütmüş. Müzenin alt katında toplantı odası bulunuyor. Bu bölümde Atatürk ve arkadaşlarının bal mumu heykellerini görüyorsunuz. Üst katta ise, Atatürk’ün kıyafetleri ve toplantı odası, banyo gibi bölümler bulunuyor.

İzmir Arkeoloji Müzesi: Müzeye, Müze Kart ile giriş yapabilirsiniz. Müze kartınız yok ise bilet fiyatı 10 TL. 08:30-17:30 saatleri arasında müzeyi ziyaret edebilirsiniz. Müzede, Taş Eserler, Seramik Eserler ve Kıymetli Eserler (Hazine Odası) olmak üzere 3 bölüm bulunuyor. Bahçesinde de çeşitli kazılarda elde edilmiş lahitler, heykeller, steller, yazıtlar ve mimari parçalar yer alıyor.

İzmir Etnografya Müzesi: Etnografya müzesine giriş ücretsiz. Müze binası 1831 yılında Musevi mezarlığı üzerine inşa edilmiş. Müzede İzmir ve yöresinin 19. yüzyıldaki sosyal yaşamından kesitler görebilirsiniz.

Oyuncak Müzesi: Müzede, seramik sanatçısı Ümran Baradan’ın dünyanın çeşitli ülkelerinden topladığı oyuncaklar, düzenlediği yarışmalarda derece alan yetenekli çocukların eserleri ve Sunay Akın’ın katkısıyla müzeye getirilmiş oyuncaklar bulunuyor. Müzeye giriş ücretsiz.

Tarihi Asansör: İzmir’de gezilecek yerler listesinde Tarihi Asansör’ü mutlaka görmüşsünüzdür. İzmir’deki tarihi noktalardan biri. Asansör 1907 yılında inşa edilmiş. İki semt arasında yükselti farkı olduğu için ulaşımı kolaylaştırma amacıyla yapılmış. Asansöre biniş ücretsiz.

Asansöre binerken bir sokaktan geçmeniz gerekiyor. Sokağın adı; Dario Moreno. Dario Moreno Yahudi asıllı bir Türk müzisyen. 1921 yılında Aydın’da doğup 1968 yılında İstanbul’da vefat etmiş. Bir dönemler adının verildiği sokakta yaşıyormuş. İzmir’e gömülmeyi vasiyet etse de şu an mezarı İsrail’in Holon kentinde bulunuyor.

Agora Ören Yeri: Agora’ya Müzekart ile girebilirsiniz. Müzekartınız bulunmuyorsa giriş için 10 TL ödemeniz gerekiyor. Agora, “toplanılan yer, kent meydanı, çarşı, pazar” gibi anlamlara geliyor. Antik Çağ’da agoralar siyasi, dini işlevlerinin yanı sıra, sanatın yoğunlaştığı ve sosyal olayların gerçekleştiği yer olarak biliniyor. Kuzey Stoa (Bazilika), Batı Stoa, Graffitiler, Faustina Kapısı ve Antik Cadde gibi bölümlerden oluşuyor.

Karşıyaka: Konak İskele’den vapura binip Karşıyaka’ya geçebilirsiniz. Karşıyaka sahilinde gezmenizi tavsiye ederim. Ayrıca isterseniz çarşısına da gidebilirsiniz. Yol üzerinde birçok kafe ve pub tarzı yerler bulunuyor.

Bostanlı: Karşıyaka’dan bir surak sonrası Bostanlı. Yürüyerek de Bostanlı’ya gidebilirsiniz. Sahilde bisim ile bisiklet kullanabilmeniz mümkün.

Bisiklet kullanmak istemezseniz de deniz kenarında oturup denizi, kuşları izlemelisiniz. Özellikle gün batımında…

Ayrıca Atatürk’ün ve eski İzmir belediye başkanlarının bulunduğu bölümü de geldiğinizde incelemenizi tavsiye ederim.

Çeşme: Normalde Çeşme denilince akla hep deniz, kum ve güneş üçlüsü gelir; fakat Çeşme asla bu üçlüden ibaret değil. Çeşme’ye karıştığınız zaman tarihi dokularına da rastlamanız mümkün. Bu dokulardan en önemli iki örnek; Çeşme Kalesi ve Merkez Kilisesi.

• Çeşme Kalesi: Kale II. Beyazıt tarafından yaptırılmış. Kalenin ve limanın savaş ve ticaret gemilerini korumak gibi bir görevi varmış. Müze olarak kullanılan kalenin içinde de o günleri yansıtan eserler yer alıyor. Hem içerisinde bulunan tarihi dokunuşlar hem de olağan üstü manzarası ile gezi listesine eklenmeyi hak ediyor.

• Çeşme Merkez Kilisesi: Kilise 1832 yılında Aziz Haralambos için yaptırılmış. Kilise bazikal tipli ve doğu-batı yönünde uzanan üç nefli, günümüze ulaşamamış olan kemerli narteksi bir plan şemasına sahip. Pantaktor İsa, Aziz Yahya, Meryem ve kucağındaki çocuk İsa tasvirleri yapılmış.

Ayrıca Çeşme sahilde mutlaka güneş batımını izleyin. ”Bir yer her seferinde başka bir renge bürünebilir mi?” sorusunun cevabını bulacaksınız 🙂

Alaçatı: Burası bambaşka bir yer. Mavi ve beyaz renklerin hakim olduğu, damla sakızı kokan muhteşem bir yer burası… Her sokağında huzura ve aşka doyduğunuz yer. İnanın hiç ayrılasınız gelmiyor. Benim tavsiyem; erkenden gidip kahvaltıyı da orada yapmanız. Alaçatı’nın tadı anca böyle çıkar.

Damla sakızı kokan yer diye bahsettim yazının başında… Bunun nedeni de Alaçatı’nın her yerinde damla sakızı ile yapılmış olan ürünlerin bulunması. Dondurmasından tutun da kurabiyesine… Birçok ürünün içerisinde damla sakızı bulabilirsiniz. Beyaz Fırın‘da damla sakızlı kurabiye ile kavala kurabiyesini tatmayı,  İmren Pastanesi‘nde  de sakız tatlısı yemeyi ve damla sakızlı Türk kahvesi içmeyi unutmayın 🙂

Ayrıca Alaçatı’da daha önceden kilise olan bir cami bulunuyor. Kilise olan bölümü perde ile camiden ayırmışlar.

Seferihisar: İzmir’de sessiz sakin bir yer arıyorsanız işte orası Seferihisar. Yavaş şehirlerden biri olan Seferihisar, çılgın kalabalıklardan kaçıp kafa dinlemek istediğinizde kesinlikle sığınılacak bir liman. Ayrıca Seferihisar’a gittiğinizde Yeni Burç restoranda balık keyfi yapabilirsiniz. Sahil kenarında konumlanmış güzel bir restoran, tavsiye ederim.

Selçuk: Selçuk’a gitmek istiyorsanız İzmir merkezden yaklaşık 2 saatlik bir yola katlanmak durumundasınız. O yüzden Kuşadası tarafına gitmeniz ve oradan hareket etmeniz daha rahat olacaktır.

• Efes: Efes Türkiye’de bulunan önemli antik kentlerden biri. 2015 yılında Dünya Mirası olarak tescil edilmiş. O yüzden, İzmir turunuzda Efes olmazsa olmazlardan! Efes gezinize başladığınızda antik tiyatronun ihtişamı ile karşılıyorsunuz. Sonrasında da kütüphane bölümü gibi ilgi çekici eserlerin arasında geziniz devam ediyor.  Efes’in içerisinde ayrıca ”Yamaç Evler” bölümü var. Müze Kart ya da Maksimum Kart ile Efes’e girebilseniz de Yamaç Evler farklı bir bölüm olduğu için 20 TL ekstra ücret ödemeniz gerekiyor.

• Meryem Ana Evi: Meryem Ana’nın evi Efes’in biraz daha ilerisinde kalıyor. Muhteşem bir doğa yolculuğunuza eşlik ediyor. Meryem Ana evine giriş ücretsiz; fakat ev küçük bir yer. Yani; çok büyük beklentiler içine girmeyin. Ayrıca 5 Temmuz 2015 yılında Dünya Miras Listesine girmiş.

• Ayasuluk Tepesi: 6 Temmuz 2015’de Dünya Miras Listesine kabul edilen tepede kazı çalışmaları ilk olarak 1960 yılında yapılmış.

Şirince: Köyün adı önceden ”Tepedeki Efes” imiş. İzmir’in kurtuluşu ile boşalan köye 1924 yılında Selanik ve çevresinden gelen Türk aileleri yerleştirilmiş.

Gelelim günümüze… İzmir gezimde Şirince’yi çok beğensem de Şirince adına üzüldüm. Köy köylükten çıkmış şehre dönmüş resmen. İnanılmaz ötesi bir turist yığını var. Aylardan daha nisan bir de! Siz orayı temmuzda, ağustosta düşünün! Ya da bence hiç düşünmeyin 🙂

Kalabalıklardan bahsedip İzmir yazısına gölge düşürmeden Şirince’yi anlataya devam edeyim. Şirincede her köşe başında ücretsiz şarap tadabilirsiniz. Özellikle karadutlu olan tavsiyemdir. Zaten köyde de karadutun popülerliği var 🙂 Oradan hediyelik olarak magnet almayı da düşünürseniz 4 tanesi 5 TL gibi uygun bir fiyata.

Şirince’de kahvaltı yapabilirseniz yapın; yapamazsanız da ev yemeklerini tadabilirsiniz. Köydeyiz diye psikolojik olarak mı bilmiyorum ama yediğim her şey bana lezzetli geldi. Köy lezzeti bir başka oluyor sanki… Ayrıca bu kadar şey de 40 TL gibi uygun bir fiyata geldi.

Yeme-İçme

Gezilecek yerlerde birkaç yiyecek ve mekan önerim olsa da İzmir için ayrı bir başlık açma gereği duydum. Çünkü bahsettiklerim haricinde de başarılı lezzetler var.

Boyoz: Malumunuz İzmir ‘in önemli lezzetlerinden biri boyoz. O yüzden yolunuz İzmir’e düştüğünüzde boyozu tatmalısınız. Boyoz için Dostlar Fırın‘ı tavsiye edebilirim. Sabah kahvaltısında giderseniz boyozun yanında peynir, zeytin gibi kahvaltılık ürünler de alabilirsiniz. Ayrıca boyozun her çeşidi var. Ben sade ve çikolatasını tattım. Sade olanı tercih ederim.

Kokoreç: İzmir’de yapılan kokoreç, İstanbul’da yediklerimizden biraz farklı. İçerisine domates koymadan yapıyorlar. Ben Alsancak tarafında ”löp löp” diye bir yerde yemiştim. Güzeldi. Ayrıca turşusu da muhteşemdi.

Kumru: İzmir’in önemli lezzetlerinden biri Kumru. Ben ilk olarak Çeşme’de Kumrucu Şevki’de denemiştim. Zaten kumru denilince akla ilk orası geliyor. İzmir’de çoğu yerde Kumrucu Şevki’yi görebilirsiniz. Kumrusu da lezzetliydi.

Damla sakızlı dondurma: Başta da bahsettiğim gibi İzmir’in birçok yerinde damla sakızı ile yapılmış ürünlere rastlamanız mümkün. Özellikle dondurma severler için damla sakızlı dondurma tadılması gereken lezzetlerden biri.

Midye: Bir önceki İzmir seyahatimde yediğim için tekrar yemedim ama midye severseniz İzmir’de de midyeyi tadın derim.

Konaklama

İzmir Palace: Oda kahvaltı hizmet veren otel gecelik 280 TL. Odası ve kahvaltısı gerçekten çok iyi, tavsiye ederim.

Alkoçlar Adakule Hotel: Selçuk tarafına daha yakın olması için Kuşadası’nda kalmayı tercih ettik. Booking.com’da da karşımıza Alkoçlar Adakule Hotel çıktı. Otelin geceliği 200 TL; fakat herşey dahil sistemin kötü yüzünü gösteren otellerden maalesef. Kahvaltı da o kadar çeşidin içerisinde lezzetli bulup da bir şey yiyemeyince yemek anlamında tatmin olamadık. O eşsiz manzarası ve güzel odaları bile pek kurtaramadı yani.

Uzun lafın kısası, benim için İzmir böyle. Her gidişim de bir başka yerini keşfettiğim ve kendisine aşık olduğum bu şehre daha kaç kez giderim bilmiyorum… Lakin yeniden gitmek ve farklı keşifler için can atıyorum… Sevgilerimle…

NOT: İzmir’i tamamen gezebilmek için İzmir’de en az 4 gün en fazla kalmanız gerekiyor.